BEREKETİ KALMADI ÖMRÜN!
Bereket nedir desem, şurada bir topluluğa, her bir ağızdan başka bir ses gelir. Ama çoğunluk, bereketin malda mülkte olduğuna karar kılar büyük ihtimalle. Bereket, zengin olmaktır; gerçek manasını bulamayan yahut bulup da sonradan manasını yitiren için. Aslında bereketin zenginlik olduğunu düşünmekte bir sakınca da yoktur ama zenginliğin tanımını iyi yapmak gerekir bu noktada.
Bazıları için zenginlik, dünyevi anlamda kendini kısıtlamasına gerek kalmadan her istediğine sahip olmaktır; bazıları için sağlık, kimine göre evlatları, kimine göre ise kimseye muhtaç olmamaktır.
Hani bir alışveriş yaptığımızda “Bereketini gör” dediğimiz, bir sevdiğimize “Ömrün bereketli olsun” dileğinde bulunduğumuz, bir sevince kavuşana “Sevincin daim, artarak (bereketlenerek) devam etsin” dediğimiz o bereket nedir, nerededir, hâlâ var mıdır sizce?
Bereket benim lügatimde: Bazen bir lokma ekmeğin koca bir sofraya yetecek kadar gönül doyurmasıdır.Bazen bir tebessümün yüreğe dokunması, içini ısıtmasıdır. Çoğu zaman, görünen şeylerin içinde gizlenen çokluktur bereket. Parada değil, paylaşmadadır; eşyada değil, huzurdadır. Ama bunu her göz göremez. Bereket, elindekinin çoğalması değil, yetmesidir; ama bunu herkes bilemez. Bazı insanların çok az eşyası vardır ama bununla yetinir; çok az parası vardır ama kimseden istemez, elindekinden fazlasına ihtiyaç duymaz. Çok genç yaştadır ama yüz yıllık tecrübeleri, dolu dolu anıları vardır. İşte orada bereket vardır; o adamın ömründe bereket vardır!Fakat ne zaman insan şükretmeyi unutur, sahip oldukları gözünde değersizleşir, önemi kalmaz; bereket oradan sessizce çekilir. Bundan sonra insan istediği kadar şeye sahip olsun, bereketi yoksa o kişinin hayatında, o kişi yokluk içinde, muhtaç durumdadır artık. Peki, şimdi durumumuz nedir? Günlük dilimizden bile gölgesini, varlığını sessiz sedasız şikâyete bırakıp gitti bereket artık dünyamızdan. Ne ömrümüzde, ne gözümüzde, ne gönlümüzde yeri kaldı bereketin; sanki hiç var olmamış gibi, sanki hiçbir yere sığamamış gibi. Belki de tam anlamıyla anlaşılmadığı için hayatımızdan çıkıp gitmiş, bizleri terk etmiş bereket; kendisini bize layık görmemiş. Huzurumuzun bereketi yok, sahip olduklarımızdan memnuniyetimiz yok. Çalışıyor, çalışıyor ama hedefimize ulaşamıyormuşuz gibi hissediyoruz; çünkü isteklerimizin bir sonu yok. Yok, yok! Sürekli şikâyet, sürekli bitmeyen istekler döngüsünde ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. Aslında paramız yok değil, ama yetmiyor. Evimiz, dolaplarımız dolu dolu ama bizim hiçbir şeyimiz yok; çünkü bereketi yok. Adam yüz yaşında ama bomboş bir hayat yaşamış, ömrünün bereketi yok. Bereket, sayılarla ilgili bir şey değil. Bunu ne kadar kısa zamanda anlarsak o kadar çabuk zengin oluruz hissindeyim. Bereket, ihtiyaç duymamaktır; sahip olduğu her ne ise onunla yetinmektir. Herkesin malına, mülküne, ömrüne, sağlığına bereket olsun diyorum. Hoşça kalın…