CUMHURİYET'İN BİZE EMANETLERİ
102. yılını kutladığımız Cumhuriyet'in bize emanetleri ve bizden bekledikleri var. Hiçbir Türk vatandaşı, içinde bulunduğu zamandan elini kolunu sallayarak geçip gidemez. İçinde bulunduğumuz zaman, bize dünden emanettir. Dünden emanet olan bugünü, layıkıyla yarına ulaştırmak zorundayız.
Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eseri olarak sonraki nesillere emanet ettiği Cumhuriyet'i korumak ve yüceltmek için yapılması gereken kendi varlığını anlamlı kılmaktır. Kendi varlığını anlamlı hâle getiren yaşadığı evi, yaptığı işi, hissettiği hayatı anlamlı hâle getirir. Cumhuriyet, kendini mânâ içinde yaşatanların omuzlarında yükselmiştir. Büyük Millet Meclisi'nin açılmasına giden yoldaki kongreler sürecinde halk henüz memleketin ufkunu kara hâlde görürken Mustafa Kemal ve arkadaşları, Cumhuriyet sonrasında yapılacakları netleştirmişti bile. Henüz meclis bile açılmamışken, halkın yeni yönetim şekline karar verebilmek, o yönetim şekli ile inkılaplar yapabilmek, varlığından ümidini kesmiş bir topluma millet olduğunu hatırlatmak; Cumhuriyet'in yükseldiği mânâ omuzları bunlar. Bu mânâ omuzları, memba yürek olan bir fıtratın sönmez ateşidir. Bu nedenledir ki Cumhuriyet'in en büyük emanetlerinden biri mânâdır.
Mânâ, yaşamı gereğince ciddiye almaktır.
Mânâ, işini layıkıyla yapmaya gayrettedir.
Mânâ, ince bir bakışın ardından gelen tebessümdür.
Mânâ, sevdiğini kendinden gayrı bilmemektir.
Mânâ, yoksulu gözetmektir.
Mânâ, yasaların tanımladığı kurallara uyumaktır.
Mânâ, hak hukuk gözetmektir.
Mânâya dair tanımlar ve örnekler uzatılabilir, uzatılması da gerekir. Ancak sözün özünden haberdar olmak için bu kadar örnek yeterlidir. Cumhuriyet'in emanet ettiği bu anlam silsilelerini bağlılığımız, onun ne kadar yaşayacağının göstergesidir. Bedelini her ân ödemekte olduğumuz bu topraklarda, öylesine yaşama lüksümüz yok. Her yaptığımız iş, mânâlı olmak mecburiyetindedir. Cumhuriyet ve emanetleri, mânâ medeniyetinin içinde ebediyen yaşayacaktır!