YALNIZIZ !
Yoğun melankoli, dram, trajikomik unsurlar ve tabii ki yalnızlık… Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Peyami Safa’nın Yalnızız kitabı, yalnızlık temasını derinlemesine işler. Peki, bu eser gerçekten “aradığımız” o yalnızlık tanımını sunuyor mu?
Safa, bu eserinde yalnızlığı yalnızca bireysel bir durum olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve psikolojik bir izolasyon olarak ele alır. Yalnızız, modern dünyanın karmaşıklığı içinde sıkışmış bireylerin trajedisini gözler önüne sererken, aynı zamanda okuyucuya da şu soruyu sordurur: Ne kadar da biz?
Peyami Safa, Yalnızız kitabında ütopik bir dünya ile ruhsal çözümlemeleri harmanlayarak, karakterlerin içsel dünyalarına dair derin tahliller sunar. Yazar, insanın çevresiyle olan ilişkisini canlı tasvirlerle işlerken, aynı zamanda okuyucuyu kendi şüpheleri ve tereddütleriyle yüzleştirir. Safa’nın eseri, insanın içindeki iki farklı benliği gözler önüne serer: Birinci benlik masumiyeti simgelerken, ikinci benlik karanlığı davet eder, kurnaz ve yönlendiren bir güçtür. Zıtlıkların sürekli bir döngü içinde varlığını sürdürdüğü bu dünyada, insan hem varlık hem de yokluk arasında sıkışıp kalır.
Ne kadar da biz?
“Kalabalık bir dünyada hiç tek başınıza hissettiniz mi? İnsanlarla çevrili bu dünyada, içindeki boşluk gitgide büyüyor mu? Yalnızlık, çoğu zaman sessizce gelir; bir anda fark etmezsiniz bile. Bir sohbetin ortasında, kalabalık bir odada ya da dostlarla geçirilen bir gecede bile içinizde büyüyen bir sessizlik vardır.”
Çoğumuz bu durumu deneyimliyoruz. Kimimiz bu yalnızlıkla hüzne kapılıyoruz, kimimiz ise karamsarlığa bürünüp köşemize çekiliyoruz. Ancak, her ne kadar yalnızlık bazen kaçınılmaz olsa da, moralimizi yüksek tutmak adına bir hatırlatma yapmak isterim:
“Kaderin şoförü sensin. Emin ol. Onu dram istikametine sürme. Biraz gül, yahu değmez vallahi bu dünya.”