BEN HİÇ KİMSEYİM! PEKİ YA SEN?(I'M NOBODY! WHO ARE YOU?)
Emily Dickinson'ın şiiriyle başladı gönlüm bugün söze. Beni pek derinden etkileyen bu şiirin ‘’ Ben Hiç Kimseyim! Peki ya sen kimsin?’’ dizesi dünyada kurulabilecek nice cümleden,sorulacak nice sorudan daha derin anlam ifade etmekte düşünenler için.
Biz kimiz, ben kimim, sen kimsin ve onlar?
Hiç kimse olmak ne demek ben bilmem, henüz erişmedim o mertebeye ama o yoldayım, niyetim,yönüm o yönde. Ancak hiç kimse olmak için önce biri mi olmalı insan yoksa biri olmak için önce hiç kimse mi? Ben bilmem, siz biliyor musunuz?
İnsan kaç yılını heba eder biri olabilmek için, ömrünün ne kadarını hibe eder ve o ‘’biri‘’ olduktan sonra nasıl bir ömür sürer, beklediği nedir ve neyi bulur… İnsanın, cevabını heybesine doldurması gereken kıymetli sorulardır bunlar.
Biri olabilmek neden bu kadar önemlidir ve biri olabilmek için ne olmak,ne yapmak, hangi baltaya sap olmak gerekir?Bunları düşünüyorum bazen beynimin kör kuyularında. Mesela doktor olunca biri olmuş olur mu insan ya da mühendis, avukat,öğretmen…Ya da biri olabilmek için evlenmek mi gerekir, diyelim ki evlendi ve çocuğu henüz yoksa o biri olma mertebesine erebilir mi insan? Ayrıca bu biri olabilmenin kriterlerini kim belirliyor, toplumun hangi aydın kesimi?! Kaç kitap bitirmeli insan, hangi üniversiteye gitmeli, giydiği ayakkabının markası ne olmalı? Asıl sorum hangi cümlenin öznesi olmalı ki insan, biri olabilsin? Yüksek mevkilerde arkadaşı, bir işe girerken referansı, babadan kalma mirası olmayan kişi ‘’biri’’ olabilir mi?Bir insan neden ‘’biri’’ olmak ister: sevilmek için- sayılmak- görünmek yahut duyulmak için mi? Hayatının merkezine koyduğun dünya görüşün ne, ne için yaşıyorsun?
Biri olursan seni herkes bilir, belki gittiğin yerlerde parmakla işaret edilirsin, önemli biri olursun diye mi ‘biri’ olmak istiyorsun? Bunca zahmet, telaş niye merak ediyorum. Niye kimse ‘’hiç kimse’’ olmanın konforunu fark edemiyor? Evet, doğru duydun! Hiç kimse olmak kadar, kimse tarafından görülmemek, yargılanmamak, fark edilmemek dolasıyla eleştirilerin oku olmamak kadar konforlu bir şey var mıdır? Öyle hor bakma ’’hiç kimse’’ olma meselesine, herkesin becerebileceği bir iş değildir esasında. İkinci insan olmak, bilinmez olmak, hırs-haset-nefret duygularından özgür, kendi hayatının katıksız öznesi olmak ve sadece yoluna bakmak; iyiliği duyulmak, yardımseverliği görülmek için yapmamak kolay mı? Sor, herkes sorsun kendisine siz HİÇKİMSE olabilir misiniz gerçekten? Teşekkür beklemeden yardım edebilir misiniz, karşılık beklemeden verebilir misiniz, kırmadan-kırılmadan sevebilir misiniz?
Yapamıyoruz. İfadesi kolay gibi gelen bu basit eylemleri hayata geçirmek göründüğünden daha çetin çünkü duygularımızdan özgür, isteklerimizden bağımsız değiliz. İstiyoruz ki yaptıklarımızın kıymeti bilinsin, bekliyoruz ki başarılarımız en azından birkaç kişi tarafından işitilsin, görülsün. Arzu ediyoruz ki yok sayılmasın hislerimiz. İçimizdeki en ücra köşelerdeki duygu ve düşüncelerimiz bile anlaşılsın istiyoruz biz. Yaptıklarımız boşa gitmesin, birileri taktir etsin, tebrik etsin, bilinsin, var olalım, biri olalım. Hiç kimse olmaya talip olmak öyle her yiğidin harcı değil, yediği yemeği, içtiği çayı, gittiği yerleri herkese duyurmaya çalışan, kendini göstereceğim telaşından hasta olmuş bir toplumda.
Ve maalesef biri olmak aslında öyle zahmetli ki dur noktası yok. Önemli olduğunu düşündüğün biri oluyorsun, başta amacın başkalarına yardım etmek yahut rahat yaşamak, gelir kaygısı çekmemek vs. olabilir ama bir süre sonra bakıyorsun ki o kadar da önemli biri değilsin, daha yükseğe çıkmalıymışsın hissine kapılıyorsun ve yeni bir çabaya girişiyorsun. Örneğin, küçük yaştan beri öğretmen olmak hayalindesin, olunca sandığın gibi olmadığını hissediyorsun, dur bir de yüksek lisans yapayım, hatta yurt dışına çıkayım derken istediğin biri olmanın aslında geldiğin mertebeyle alakalı olmadığını görecek yaşa gelmiş oluyorsun. Dönüp kendine değer miydi geçen zamana diye sorduğundaaldığın cevaba hazır olmalısın. Ne demiş büyükler? – Giden ömürdendir!’’
Bazı şeyleri mümkün olduğu kadar çabuk fark etmek, aslında ‘’biri’’ değil ‘’hiçkimse’’ olabilmek hayatı daha olması gerektiği gibi anlamamıza fırsat oluşturur kanaatindeyim ben ve bana göre ‘’hiçkimse’’ olmak herkes gibi ‘’biri’’ olmaktan daha üstün bir mertebe! Daha naif, daha kıymetli, sessiz sedasız… Herkes gibi değil. Düşünsene sen ‘’hiç kimse’ ’sin! Bu duygunun omuzlarından alacağı yükten özgür olduğunu gözlerini kapatıp bir tasavvur etsen, nasıl dinlendirici olduğunu, gereksiz sorumluluklardan muaf, sürekli bir şeylerin hesabını yapma yükünden uzak, hırslarından kurtulmuş ve sade, kendi halinde bir kimse, hiç kimse!
Ben hiç kimse olmak istiyorum, ya sen kim olmak istiyorsun?